Mehmet ERDEM

20 Mar 20222 dk.

KADER VE TEVEKKÜL

“Kadere inanan kederden kurtulur.” (ed-Deylemî, el-Müsned 1:113; el-Münavî, Feyzu’l-Kadîr 3:187; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl 1:106) Kadere iman etmenin kalbe ve gönle verdiği güven duygusu, tevekkül etmenin sağladığı ferahlık, insanı keder ve üzüntülerden korur.

İnsan, sınırsız istekleri ve arzuları olan bir varlıktır. Ancak kendi kudreti ve iradesi ise ile bu isteklerinin milyonda birini bile karşılayamaz. Ayrıca insan, çevresinde görüp hikmetini anlayamadığı bazı olayların etkisinden kendisini çoğu zaman kurtaramaz, huzursuz olur. Örneğin acıklı bir sahne görse üzülür ve bir süre etkisinde kalır.

Kadere ve ilahi takdire inanmak güçlükler ve üzücü olaylar karşısında acı ve öfke duymayı engelleyemez ama umutsuzluktan korur kişiyi. Tersliklere rağmen mutluluk ümidi veren bir iç güçtür. Her şeyin ilahi kontrol dahilinde olduğunu, hiçbir şeyin tesadüf olmadığını düşünmek tersliklere karşı direnme gücü verebilecek bir iç huzuru sağlar. Bu da insanın yaşamında daha etkin olmasına, kendini iyi hissetmesine ve yaşamın zorluklarına göğüs gerebilmesine yardım eder.

Kadere iman eden kişi ihtiyaçlarının, endişelerinin, korkularının ve acıların ortaya çıkardığı manevi baskıları ve ağır yükü zihninden çıkarıp âdeta kader gemisine bırakır. Böylece hem zihni hem de kalbi ve ruhu huzur bulur. Her şeyin Allahtan geldiğine inanır ve olanları sabırla karşılaması gerektiğini bilir. Bu dünyada bir sınavda olduğunu ve sınavı geçenin ahireti kazanacağını düşünerek ümitsizlikten, karamsarlıktan ve kötümserlikten uzaklaşır.

Hiç şüphesiz korkusuz insan olmaz. Zira korku insanî bir duygudur. Ancak aşırı ve yersiz korku insanın cesaretini kırar, özgürlüğünü sınırlar, hakke savunmaya ve huzurlu yaşamasına engel olur. Öte yandan insan korktuğu şeylere kul, köle; korkmadığı şeylere karşı da zalim ve gaddar olma eğilimindedir.

Allah’a inanan kişi, tedbiri elden bırakmayıp üzerine düşen görevleri yaptıktan sonra Rabbine güvenip dayanmalı /tevekkül etmelidir. Mü’min bilir ki, başına gelen her şey Allah’ın takdiridir. Rabbi onun için bir zarar takdir etmişse, bu da mutlaka imtihan amacıyladır; artık O’nu engelleyecek hiçbir güç yoktur. Böyle bir durumda mü’minin yapacağı en güzel şey Allah’a sığınmak, sabır ve dua ile, mümkünse sadaka ile belayı atlatmaya çalışmaktır.

Ayrıca başa gelen sıkıntı ve zorluklar, yaptığımız bir hatanın, yanlışlığın ya da günahın cezası da olabilir. Yaşanan olumsuzluklarda kişi dönüp kendine bakmalı ve yaşamının muhasebesini yapmalıdır.

56