top of page

İNSANIN ANLAM ARAYIŞI


İNSANIN ANLAM ARAYIŞI

(Man’s Search for Meaning)


Viktor Emil Frankl


Psikoterapinin en önemli isimlerinden, Logoterapinin ve Üçüncü Viyana Okulu’nun kurucusu olan Avusturyalı nörolog ve psikiyatrist Viktor Frankl’ın otuzdan fazla dile çevrilip on beş milyon satan bu kitabı, tam bir başyapıttır. Logoterapinin temel ilkelerini 2.Dünya Savaşı’nın en korkunç toplama kampı Auschwitz’de yaşadığı deneyimler ışığında anlatan Frankl, çok önemli gerçeklerden bahseder.


Viktor Frankl, kitapta kendi yaşantısında anlam bulmanın çok zor olduğu bir dönemdeki anlam arayışını ve bu arayış sonucu ortaya çıkardığı terapi tekniğini anlatır.

İnsanın Anlam Arayışı üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm Frankl’ın kamplarda bulunduğu süreci anlattığı bölümdür. Kamp ortamı sadece bir numara olarak görüldüğünüz, hastalandığınız ya da zayıf düştüğünüz anda gaz odasına veya krematoryuma gönderileceğiniz, sahip olduğunuz tek tek şeyin tam anlamıyla çıplak varoluşunuz olduğu bir ortamdır. İşte böyle bir ortamda “kişiyi en çok yaralayan şey çektiği fiziksel acılar değil, haksızlığın ve mantıksızlığın verdiği ruhsal ıstıraptır.” Viktor Frankl, İnsanın Anlam Arayışı’nda bu kampların ve fiziksel koşulların çok ötesinde; bireyin zorlu şartlar altındaki ruhsal yolculuğunu gözler önüne serer. Bir psikoterapist ve psikiyatrist olarak kendisinin, diğer mahkumların ve görevlilerin ruh hallerine dair gözlemler, çözümlemeler ve çıkardığı sonuçlara yer verir.


Kitabın diğer bölümleri Frankl’ın yaşadıkları ve anlam arayışı ışığında kurduğu bir ekol olan logoterapiye ayrılmıştır.


Anlam hayatın neresindedir? Anlamı içimizde mi aramalıyız? Anlam bizim dışımızda bir yerde ya da kendimizden başka bir insanda bulunabilir mi? Hayatının gidişatını değiştiremeyeceğinin farkında olan insan için de hayatın bir anlamı olabilir mi? Hayal edebileceğimiz en zor şartlar altında bile insan hayatta anlam bulabilme gücüne sahip midir?


“Ama gözyaşlarından utanmamız gerekmiyordu, çünkü gözyaşları, bir insanın cesaretlerinin en büyüğüne, acı çekme cesaretine sahip olduğuna tanıklık ediyordu.”

“İnsanın gerçekte ihtiyaç duyduğu şey gerilimsiz bir durum değil, daha ziyade değerli bir amaç için çabalamak ve çabalamak, özgürce seçilmiş bir görevdir.”

“Varoluşsal boşluk temel olarak kendini can sıkıntısı durumunda dışa vurur. İnsanlığın, bunaltı ve can sıkıntısından oluşan iki uç arasında sonsuza kadar mekik dokumaya mahkûm olduğunu söyleyen Schopenhauer’i anlayabiliriz.”


Her durumda ve her şartta, nefes aldığımız sürece şükredecek çok şey olduğunu, her olayın ve durumun olumlu yanları olduğunu fark ettiren bu kitabı herkes okumalı.

170 görüntüleme
Yazı: Blog2_Post
bottom of page