Bu dünyanın bir sınanma yeri, imtihan alanı olduğunu sürekli söyleriz. Bu imtihanı da başımıza gelen sıkıntılara, sorunlara ve üzüntülere karşı sabırlı olmaktan ibaret sanırız. Sanki bu dünya yokluklar ve problemlerle sınanma yeridir. Herkes elinde olmayana ve sıkıntılarına yoğunlaşmış durumda. Sabırlı olursak bu imtihanı başarmış olacağımızı düşünerek kendimizle gurur duyduğumuz da oluyor.
Ama unuttuğumuz bir şey var. Asıl imtihan varlıkla imtihandır. Yani sahip olduğun şeylere yoğunlaşıp şükredebilmektir.
Hayatımızda bizi üzen şeyler olduğu gibi sevindiren ve mutlu hissettiren şeyler de var. Üzüntülü durumlarımıza sabrettiğimiz kadar sevinçli durumlarımıza da şükretmeliyiz. İyi durumdayken Allah'ı daha çok unutuyoruz. Acı, keder ve hüzün zordur ve sabretmesi de zordur. Ama mutlu iken şükretmek de hiç kolay değil.
Fakirliğe sabretmek ve katlanmak zordur evet. Ama zenginliğe şükretmek, yani zekât ve sadaka vermek de kolay değil.
Zayıf iken, haksızlığa uğradığında sabretmek elbet zordur ama güçlü iken ve haksızlık yapma imkanına sahipken adaletli olmak, hak yememek de hiç kolay değil.
Yoklukla imtihan zordur ama varlıkla imtihan daha zordur. Servet, güç, sağlık, imkân insanları daha çok azdırıyor ve Allah'tan, doğru yoldan uzaklaştırıyor.